19 Haziran 2010 Cumartesi

Türk dizileri ve izleyicileri :)

Bu gün yazacağım yazı Türk dizileri üstüne olacaktır. Eskiden televizyonlarda Brezilya dizileri ve çarpık ilişkileri olurdu. Şimdi bakıyorum da Türk dizilerinin de bundan farkı kalmamış. Bana göre Türkiye'de diziler 5'e ayrılıyor:


1) Sitcom aslında sitkom olarak okunuyor: Durum komedisi demekmiş. Anladığım kadarıyla tam bir Türkçe karşılığı yok bu kelimenin. Sözlükte de şu anlam yazmakta: Tek bir mekanda geçen TV Komedi dizisi. Bu dizi türleri ülkemizde son dönemlerde fazla yaygınlaşmakta. Çoğunda bayat bayat espriler; ama senaristlerin de hakkını yememek lazım arada çok ince espriler de oluyor. Şimdi bu dizi türlerinde arkada gülme efekti (Türkçe'si bu galiba bu kelimenin) oluyor. Biz de insan olarak sürüye uyma eğiliminde olduğumuzdan; arkadaki gülme sesini duyunca başlıyoruz gülmeye :). Eminim o sırada o çekimi yapan kameraman olsun, yönetmen, yardımcıları vs. hiç biri bu espriye gülmüyordur :). Bu diziler tamamen kafa dağıtma ve zamanı hoş bir biçimde geçirme amaçlı prodüksiyonlardır. Bir de eklemek istedim bu dizilerde bir bölüm kaçırmakla hayatınızda hiç bir şey kaybetmezsiniz. Çünkü bölümlerin çoğu birbiri ile bağlantılı değildir.

2) Romanlardan alınan diziler: Son dönemlerde bir moda var. Eski büyük edebiyatçıların zamanında çok ilgi görmüş kitaplarından alınarak, genelde günümüze uyarlanarak senaryosu yazılan diziler. Mesela Aşk-ı Memnu, Hanım'ın Çiftliği vs. Bu dizilerin çoğu ne kadar günümüze uyarlasan da ana temalar ile kitabı takip etmektedir. Örnek vermek gerekirse herkes Aşk-ı Memnu dizisinin finalinin nasıl olacağını biliyor; ama hâlâ pür dikkat izliyoruz. Bana çok garip geliyor. Bir de bu dizilerin başka bir özelliği var; o da en önemli anda diziyi bitirmeleri. 20 dk'lık bir izlemeden sonra 8 dk reklam arası olur. Sonra da dizide bir karakterinin ağzının bir karış açık halde şaşmış kalmış olduğunu görürüz ve bir anda sponsorların amblemleri başlar. Aaaaa ne olmuşşş dizi bitmiş. İşin yoksa bir hafta daha bekle:). Tabi o arada kanallarda ara ara yeni bölümün özeti görünür; anammm bu bölümde baya şeyler olacak deriz. Halbuki hiç bir şey olmaz; o şaşırtıcı şeyler ya rüyadır, ya kafada böyle olursa böyle olur şeklinde geleceği gören senaryodur, ya da değişik yerlerdeki konuşmaların montajlanmış halidir. Yani söylemem o ki fazla da kanmamak lazım böyle şeylere :).

3) Yabancı dizilerin Türk'leştirilmesi: Efendim bu benim için en garip olan dizi türüdür. Neden mi? Farklı bir kültürün dizisini alıyoruz ve kendi memleketimizde uyarlamaya çalışıyoruz. Buna en güzel örnekler Doktorlar ve Kavak Yelleri. Genelde yabancı dizilerde çok çarpık ilişkiler olur. Bunların dışında Doktorlar'ı örnek vereyim; yurt dışındaki orjinal hali Grey's Anatomy, bu dizinin çekildiği ülkede teknoloji çok geliştiğinden ve daha büyük paralar döndüğünden, bir sürü efekt görebiliyoruz. Türkiye'de ise çok sade kalıyor. Bence çoğu da başarısız. Genelde yabancı diziyi bilip Türkiye'deki halini görünce hayal kırıklığına uğruyorum.

4) Bir yere özgü diziler: Bu dizilerde de konsept şudur:
1) Bir şehir bulunur.
2) Bulunan şehirde manzarası muhteşem olan iki konak bulunur.
3) Dizide genelde iki zengin aile bulunur; ama kesin bir tane zengin aile vardır.
4) O zengin ailelerden birinin çocuğu ya düşman zengin aileden biriyle evlenmek ister, ya yabancı biriyle, ya da onaylanmayan biriyle evlenmek ister.
5) Ve macera başlar...
Bu dizi türü hakkında başka diyecek bir şey bulamıyorum açıkcası :).

5) Polisiye Türk dizileri: Bu dizilerde de mutlaka bir mafya bulunur. Mafya ya iyidir ya kötüdür. Artık o senaristin bakışına bağlı. Biz de çok tutan bir dizi türüdür. Bu diziler çıktıktan sonra genelde başrol oyuncusuna benzeme isteği güdülür; ve özellikle çocuklarda silah kullanma hevesi başlar. Topluma ne kadar yararlı bilemiyorum tabi.

Benim Türk dizilerine bakış açım budur. Bana katılırsınız ya da katılmazsınız bilemem ama; bence Türkiye'nin daha orijinal fikirlere ihtiyacı var :).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder