1) Bağlanmak: Özellikle kedi ve köpek gibi sıcakkanlı olan evcil hayvanlara; sahipleri, ilginç bir biçimde; arkadaşlarından, eşlerinden, dostlarından daha fazla bağlanabilirler. Bu yüzden de bu hayvanların ölümleri sahiplerini çok ciddi bir biçimde etkiler. Kendimden örnek vermek gerekirse; muhabbet kuşum öldüğünde çok üzülmüştüm ve bir süre kendime gelememiştim. Bu yüzden düşündüm ve taşındım. Alınabilecek en mantıklı evcil hayvanın "kaplumbağa" olduğuna karar verdim. Çünkü, kendisi normal bir insandan çok daha uzun bir süre yaşayabiliyor. Avantajlarına devam etmek gerekirse; çok da ekonomik. Hergün bir yem at belki suyunu değiştir yaşasın gitsin. İyi bir dinleyicidir. Derdiniz olduğunda anlatabilirsiniz; hiç sıkılmaz sonuna kadar dinler sizi. Çok iyi sır saklar. Ben bu zamana kadar hiçbir kaplumbağanın; başkasının sırrını söylediğini ne duydum ne de gördüm. Hem temizliği de kolaydı bu hayvanların. Kendilerine bir kavanoz su verin arada da o suyu temizleyin yeter. O yüzden tavsiyem kağlumbağa alın. Hem iyi bir dost, hem de masrafsız bir yoldaş olur size.
2) Tatil: Tatile çıkarken bu evcil hayvan işi normalden biraz daha karmaşık hale gelebilir. Önde üç seçenek vardır: Komşulara bırakmak, tatile birlikte gitmek veya evcil hayvan otellerine bırakmak. Bu yüzyılda eskisi gibi komşuluk bilinci olmadığına göre genelde durum 2. seçeneğe kalıyor. Tatile birlikte gitmek. Bu başlı başına apayrı bir sorun. Uçakla gidilecek bir yerse; yola çıkmadan önce uçak şirketini durumdan haber etmek gerekir. Bu da ekstra bir masraftır. Bazen öyle bir durum olur ki evcil hayvan için bile bilet almanız gerekebilir. Bir şekilde başarılır ve tatil yöresine evcil hayvanla gidilir; orada da şöyle bir sorun vardır... Bazı yeme-içme mekanlarına evcil hayvan almıyorlardır. Bu da direkt olarak tatil mekanında 2. sınıf vatandaş olma durumu anlamına geliyor. Siz de evcil hayvanınıza karşı sadık bir dost (!) olduğunuz için; evcil hayvanınızı alır ve yemeği paket yaptırır otel odanıza ağır ama bir o kadar da emin adımlarla gidersiniz.
3) Korkanlar-Huylananlar: Eğer apartmanda yaşanılıyorsa; kedi-köpek gibi 4 ayaklı ve sesi çıkan hayvanlar komşuları rahatsız edebilirler. Hele bir de komşu korkuyorsa... Bir kere köpeği dışarı çıkarmak için asansöre binmek gerekebilir; ya korkan komşu ile aynı anda asansöre binmek gerekirse... İşte o zaman başınız köpeğinizle birlikte dertte demektir. Çünkü korkan komşu durumu -doğal olaraktan- yönetime gidip sizi ve köpeğinizi şikayet edecektir. O zaman ya köpeği terk etmek durumunda kalırsınız ya da evinizi... Zor bir karar. Bunu iyice bir düşünün derim ben...
Bu tip bir sorun misafirler için de geçerlidir. Genelde çoğu insan tüylü hayvanlardan ya korkar ya da huylanır bir de bunların üstüne alerjileri varsa çok fena. Misafir gelir gelmez; köpek-kedi artık tüylü ne varsa küçük bir odaya kapatılır. Sonra yaklaşık yarım saat boyunca evcil hayvanlar üzerine konuşulur. Sonra da çaylar kahveler derken misafir gider. Siz ve evcil hayvanınız misafir gittikten sonra bir "ohhh" çeker. Şimdi arkadaşınız mı, yoksa evcil hayvanınız mı?
Bu kadar yazdım bu da yetmezmiş gibi bir de karikatür koydum. Eğer bu okuduklarınızı gülümseyerek onaylıyorsanız ve hala evcil hayvan almak istiyorsanız; siz gerçekten bir hayvanseversiniz. Son kez soruyorum evcil hayvan almak istediğinize emin misiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder