5 Temmuz 2010 Pazartesi

Açım, Öyleyse Yiyorum!

Herkes bana yemek yemiyor musun, nasıl bu kadar zayıf kalabiliyorsun gibi sorular sorar. "Ayy rüzgar esse uçacaksın" espirilerine çok mağruz kalmışımdır. Bu yüzden de bu gün böyle bir yazı yazmaya karar verdim; ailemi temize çıkarmak açısından. Çünkü onlar yemek yerken sen yeme demiyorlar bana aksine hadi kızım şurdan da alsana yesene diyorlar. Yani demem o ki ben tok evin aç çocuğuyum; lütfen zayıflığımı aileme bağlamayın. Kendi görüşlerimle insanları nasıl kategorize ettiğimi anlatacağım. İnsanlar bence 2'ye ayrılır; bir kısmı yemek için yaşayanlar diğer kısım ise yaşamak için yiyenler.Bu cümleyi okurken kendinizi hemen bir grup içine koyduğunuzu düşünüyorum. Bakalım doğru tarafta mısınız? Ayrıntılarla açıklamak gerekirse...

1)Yemek için yaşayanlar: Bu grubun nüfusu tahminim diğer gruptan kat kat fazladır. Bu insanların çoğunun çok güzel yemek zevkleri vardır. Çünkü yemek yemekten zevk alırlar; yemek yemeyi beklerler, doymak istemezler yani o güzel tatlarla geçirilen anlar bitmesin isterler; ama hep biter. Bazı yemeyi çok seven insanlar benim doyma duyum yok dese de kimse fazla yemek yemekten patlayarak ölmemiştir. Bunun farkına varmak lazım.

Yemek için yaşayan insanlar yemek konusunda kültürlüdürler. Hatta bazıları hiç eğitim almamış olsa da kendilerinin gurme olduğunu iddia ederler.Bu insanlar her türlü sosu, meyveyi,sebzeyi,balığı bilirler. Öyle ki bir yemek yeme yerine gittiğinizde yemeği beğenmeyip geri gönderebilir ve şöyle bir cümle kurabilir: "Ben az pişmiş demiştim ve bu sos bu ete olmamış, şefinize söyler misiniz lütfen?". Geri giden yemek genelde ters çevrilip üstüne biraz yağ eklenmiş halidir. Yağ ve tuz yemeğe tat katar ya bir de işin psikolojik yanı olunca et kömür bile olsa artık gözde az pişmiştir.


Yemek için yaşayan insanlar yaşamak için yiyen insanlara göre hiç üşengeç değildirler.  Çünkü gecenin bir yarısında kalkıp patates kızartabilirler, puding, kek gibi gıdaları hazırlarlar. Bu da gerçekten yemek için yaşadıklarının göstergesidir. Başka nasıl açıklayabilirim bilmiyorum. Tabi üşengeç olmadıkları ve zamanlarını çoğunlukla mutfakta geçirdikleri için çok beceriklidiler. Takdir ederim hatta kıskanırım; ama yetenek meselesi gerçekten de.



Şimdi gelelim yaşamak için yiyenlere.

2)Yaşamak için yiyenler: Bu grup insanların da amacı yaşamaya devam etmek için yemek yemektir. Yemek yemekten zevk almazlar. Yemek seçerler ve çok nadir sevdikleri yemek vardır. Çoğunlukla yemek yemedikleri için zayıftırlar, tırnaklarının üstünde vitaminsizliğe bağlı olarak beyaz beyaz çizgiler vardır ve malesef kansızdırlardır da. Bunlara rağmen mutlu mesut yaşarlar. Mümkün olsa yemeklerin bir hapa sıkıştırılmasını isterler. Yemek yememe yüzünden yaşadıkları en büyük sorunlardan biri kışın ısınmakta çok güçlük çekmeleridir; ama buna karşılık da yazın rahat ederler.

Bir çok insan yaşamak için yiyen grubuna zayıf oldukları için gıpta etseler de bir kaç olumsuz yanını gösterdikten sonra eskisi gibi düşünmeyeceklerini umuyorum.

Misafirliğe bir yere gidildiğinde orada anaç bir insan varsa bu yaşamak için yiyen insana acıyın. O teyze "aaaa sen ne kadar zayıfsın ailen seni yedirmiyor mu? O tabaktakilerin hepsi bitecek. Sen benim yanımda 1 ay kal bak nasıl kilo alırsın" der. Tabi hatır gönül işi hayır demenize rağmen o tabaktakilerin çoğu psikolojik işkence ile biter. Sonra da kendinizi kötü hissedersiniz.

Bu grup çok yemek yemediği için genelde bir yerden normal insanların yediği kadar yemek sipariş ettiğinde tabakta biraz bırakırlar. Hemen espiritüel bir arkadaş devreye girer: "Hehe ben senin artıklarınla doyardım ki keşke yemek söylemeseydim!". Buna da alışmışsınızdır tepki vermezsiniz. Bu grup insansanız size önerim çocuk menüleri gayet iyi seçimlerdir. Ne sos olur ne de baharat. Çünkü yaşamak için yiyenler ellerinden geldiğince yemekleri sade isterler örnek vermek gerekirse bazıları ketçap, mayonez bile sevmezler.

Bu insanlar yemek için yaşayanlara göre daha beceriksizdirler. Çünkü mutfakta geçirilen zamanı boşa geçen bir zaman olarak düşünürler; bu yüzden de güzel yemek yapamazlar. Bu da onları daha da hayattan soğuttuğundan evlerine yakın yeme yerlerindeki telefon numaralarını bilirler ve ekonomik durumları müsade ettiğince dışarıdan yemek ısmarlar.

Sonuç olarak, iki insan türünün de birbirine göre olumlu ve olumsuz yanları vardır. Lütfen "keşke karşı türden olsaydım" demeyin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder