Bildiğiniz gibi Ramazan Bayram'ı geldi... Etrafta bir telaş var. Ev temizlemeler, tatlı yapmalar ya da yaptırmalar, bayram için kıyafetler almalar vs. Bayramlarda bazı insanların mideleri heyecanla kıpırdanmalar yaşasa da bazıları sadece bayrama tatil gözüyle bakıyorlar. Bu aralar benim yaşadığım olaylar da bu ayrımı açık ve net bir biçimde ifade ediyor. Hemen iki örnekle açıklayayım: Annem arefe gününde beni aradı : "Özge burada güzel bir elbise var gel bayramlık olur sana" dedi. Ben de hiç oralı olmadım, elbiseye ihtiyacım olmadığını ve kot, gömlek ve spor ayakkabı üçlemesiyle de bu bayramı geçirebileceğimi söyledim. Bu söz ile annemin kalbini kırmış, bayram ruhuna büyük bir ihanette bulunmuş olabilirim. Diğer örnek ise "geceleri yatmayıp sabahları kalkmayan" ben yine bayramın ilk günü 11:30'a kadar mışıl mışıl uyurken; kapım açıldı ve güne "Bu gün bayram erken kalkın çocuklar" şarkısıyla başladı. Annem beni öğlene kadar uyuduğum için azarlamıştı. O zaman kafama birkaç şey dank etti. Bayram ruhunu yaşatmak isteyenler ve inatla o ruhu yaşamak istemeyenler vardı. Dedim ben bu konu hakkında bir yazı yazarsam ancak rahatlayabilirim... İyi okumalar hepinize:
Bayram ruhunu yaşatmak isteyenler: Bu gruptakiler genelde eski toprak olarak adlandırılan kesim ve o eski toprakların bayramları yaşattığı çocuklarıdır. Çünkü onlardan şöyle cümleler duyarsınız: "Nerede o eski bayramlar?, Eskiden böyle miydi?" Bu gruptakiler, bayramların ilk günleri sabah erkenden kalkar duşlarını alır, cicilerini yani şık sayılabilecek kıyafetlerini giyerler ve misafirleri hazır ve nazır bir biçimde beklerler. İçlerinde heyecan vardır. Uzun zamandır görülmemiş akrabaları görme fırsatıdır. Ziyaretler başlar... Genelde bu ziyaretler de "Eeee nasılsınız? ve havalar da soğudu değil mi?"den öteye gitmezler. Çünkü konuşalacak pek fazla da konu yoktur. Uzun zamandır görüşülmemiştir ve görüşülme nedeni de zorunluluktur. Sessizlik içinde tatlılar yenir. Kolonyalar sürülür. "Artık bir dahaki bayrama görüşürüz" nidaları ile ortam terk edilir.
Bu insanların bayramını kutlamak gerekirse kesinlikle cep telefonundan mesaj ile kutlamamak gerekir. Kesinlikle bu duruma karşıdırlar. "Bari seslerini duyayım." derler. Eğer mesajla bayram kutlanırsa çok kırılabilirler, onlara göre mesaj soğuk bir yazıdan ibarettir ve insanlara kendilerini özel hissettirmezler. O yüzden uzaktan bayram kutlayanlara öneri 3G'yi hayırlı bir iş için kullabilirsiniz...
Yukarıda anlattıklarım dışında bu gruptakiler bayramı asla ama asla tatil olarak görmezler! Kapıya her gelen çocuğa çikolata, şeker verirler. Bayram bitene kadar da etrafa gülücük saçarlar. Bayram bittikten sonra ise yüzlerindeki hüzünü görebilirsiniz. Bu yüzden de bayramdan sonraki günlerde bu insanlara karşı daha hoşgörülü davranınız lütfen...
Bayram ruhuna inatla uyumak isteyenler: Bu insanlar bayramı gönderilmiş tatil olarak görürler ve dönem içindeki yorgunluklarını bayramda uyuyarak geçirmek isterler. Genelde de büyüklerinin bayramlarını cep telefonlarından soğuk bir mesaj çekerek kutlarlar.
Bu gruptakilerin bayram için yaptıkları hazırlıklar yoktur. Hatta öyle ki bayramlarda kapalı olan yerlere de içten içten gıcık olurlar. Bu yüzden de evden hiç çıkmayıp televizyon izlemeyi tercih ederler. Yani bayramlara kafa dinlemek oluşturulmuş 3-4 gün olarak bakarlar.
Bu insanlardan bazıları bayramın bazı ritüellerine uyabilirler. Bunlardan en önemlisi de "harçlık" toplamaktır. Bazı çocuklar hatta üniversitede okuyan gençler (kendimden biliyorum) ailelerindeki büyüklerin ellerini öperek bu hizmetin karşılığında hakketikleri değeri -para- almak isterler. Maksat bayram ruhu devam etsindir. Tabi ki para önemli değildir (!) Bu yüzden de lütfen alın verin ekonomiye can verin!
Yazdıklarıma ne kadar katılırsınız bilmem ama bu da benden acımasız gerçekler olsun. Bayramınız kutlu olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder