Bu soruyu görür görmez aklınıza birkaç tane cevap gelmiştir. Muhtemelen ben de o cevaplardan bazılarını buraya yazacağım; fakat güldürürken düşündürerek. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'a geldim. Biliyorsunuz İstanbul'da bir yerden başka bir yere ulaşmak işkencedir. Hele de gitmek istediğiniz yere ulaşmak için köprüden geçmek istiyorsanız... O konuya hiç girmeyeyim. Bu gün Kadıköy-Taksim hattı arasında çalışan bir dolmuşa bindim. Gidiyoruz... Köprüye doğru doğal olaraktan trafik sıkışmaya başladı, bizim tecrübeli dolmuş şoförü (!) de başka yollardan geçerek bir şekilde köprüye normalden daha kısa sürede ulaştı. Köprüyü geçtikten sonra bir anda trafik polisleri çoğaldı ve trafik işin içinden çıkılmaz bir biçimde sıkıştı. Sıkışma nedeni de ortaya çıkmıştı. Başbakan geliyordu ve yoğun güvenlik önlemleri vardı. Ben de düşündüm Türkiye'de trafiğin sıkışık olması için o kadar çok neden var ki... Bunlardan birkaç tanesi:
1) Resmi ziyaretler: Hükümetimizin büyüüüük devlet adamları için sayısının 3 haneli rakamlara kadar ulaşabildiği korumaları düşünürsek, onlar bir ili ziyaret ettiğinde yaşanan kargaşayı siz tahmin edin! Bence belli yerlere gelmiş siyasetçiler bu yüzden köylere gitmiyorlar. Zaten az nüfuslu olan köylerimize bir de o nüfus kadar ziyaretçi gelirse oturacak yer kalmaz. Bunun yanında huzur da kalmaz. Bu yüzden lüks bir arabanın plakası normalden farklı renkte ise ve etrafında garip garip ışıklar yanıyorsa o arabalardan mümkün olduğunca uzaklaşın, kaçın, kurtarın kendinizi! Yoksa eve 1 hafta sonra ulaşabilirsiniz benden söylemesi... Bir örnek vermek gerekirse zamanının Papa'sı 3 yıl önceydi galiba İstanbul'a gelmişti ve o ziyaret yüzünden hiç bir araç ne Taksim'e ne de Nişantaşı'na geçebildi. O araçların akıbeti hala bilinmiyor...
2) Yol yapım çalışmaları: Size bunun nasıl bir zaman kaybına uğrattığını küçük bir anımla anlatayım. Geçen yaz bir program aracılığı ile Emirgan'da bir okula gidiyordum. Bilmeyenler için söyleyeyim Emirgan Avrupa Yakası'nda sahilde bulunan bir semttir. Anadolu Yakası'nda kaldığım için her sabah Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçmem gerekiyordu. Şansa bakın ki geçen yıl köprüyü bakıma aldılar. Her gün köprüde 2 şerit kapalı oluyordu ve çalışma 2 ay boyunca sürdü. Her sabah ve akşam o trafiği acısıyla tatlısıyla bir arkadaşımla beraber çektim. Durumun vahimliği ise her gün o sıkışıklıkta televizyon kanallarının haber yapması idi. Yaklaşık zaman kaybımı söylemem gerekir ise; normalde evden Emirgan'a 15 dakikada gidebilirken geçen yaz boyunca sabah saat 10'daki dersime yetişebilmek için 7 gibi yola çıkıyorduk. Daha başka birşey anlatmama gerek yok herhalde...
3) Trafik kazaları: Trafik kazası eğer trafiğin çok aktığı bir yerde olmuş ise çok ciddi bir sıkışıklığa neden olur; ama nedeni kazanın kendisi değildir!!! Kazayı izlemek isteyen meraklı kalabalıktır. Bir trafik kazası meydana geldiğinde gerekli ekipler olay yerine gelir ve belli işlemlerden sonra araçları kenara trafiği engellemeyecek bir yere çekerler; fakat buna rağmen trafik sıkışıklığı devam eder. Çünkü meraklı kalabalık kazanın nasıl yapıldığı hakkında fikir yürütmelidir; şunu da ekleyeyim ki bunun nedeni ibret almak değildir sadece eşe dosta anlatacak bir olay olmasıdır. Bu yüzden de kazanın olduğu yerden yavaş yavaş geçerler. Bir gün Tem otoyolunda bir kaza meydana gelmişti, kaza karşı şeritte olmasına rağmen kazayla hiç alakası olmayan benim gittiğim şerit de tıkanmıştı. Bunun nedenini öğrendiğimde şok olmuştum. İnsanlar kaza yapan araçlara bakıyorlardı. Bu yüzden bu maddeyi bir İngiliz atasözü ile sonlandırmak istiyorum: "Merak kediyi öldürür"
4) Otobüsler: O koskocaman otobüsler bir dönüş yaparken 1,5 şerit kapladıklarından o dönüşlerin olduğu yerde feci bir sıkışıklık yaşanır. Bunu da bir anımla anlatayım evimden Kadıköy'e 15 dakikada gitmeme rağmen; 45 dakikada Kadıköy içinden çıkamadım. Bu rezilliğin tek nedeni ise sistemsiz olmamızdandır. Ülkemizde otobüs yolu diye birşey olmadığından her otobüs istediği yerde durup kalkma hakkına sahip oluyor ve bu da arkasından gelen araçların istedikleri yere sinir krizi geçirerek ulaşmalarına sebep oluyor. Bu yüzden tek çözüm bence Avrupa'dan bu konuda örnekler almak...
Evet sayın okur bu yazıyla gerçekten de içimi döktüğümü düşünüyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Dinlenmek güzel şey...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder