Geçen hafta tatil yapmak amacıyla ailemin yaşadığı yer olan Giresun'a geldim. Giresun küçük bir Karadeniz sahil kentidir. Çoğu küçük şehirde olduğu gibi Giresun'un da gezmek için bir tane caddesi vardır "Gazi Caddesi." Diğer kalan bütün caddeler de o büyük caddeye paralel olarak bağlanır. Yani Giresun'da kaybolma riskiniz neredeyse sıfırdır. Bu kadar bilgiden sonra ne alaka demeyin hemen anlatacağım.Bugün eve gelmek için dolmuş durağına yürürken şok edici bir manzara ile karşılaştım. Giresun'da trafik sıkışmıştı! Neden mi? Çünkü, bir amca birisini bekliyordu yolun ortasında durmuştu; iki araç arkadaki kamyonetin şoförü ise yerinde bile değildi. Sırf bu iki araç yüzünden trafik felç olmuştu ve ben de bu manzarayı gördükten sonra park etme konusunda bir yazı yazmak istedim. Türkiye'nin her yerinde olan bir sorun: "Park etme sorunu"; öyle ki bence Milli Eğitim Bakanlığı bu işe el atıp trafik ile ilgili olan derse park etme ile ilgili de bir ünite koymalı tabi dersler boş geçmiyorsa. Karşınızda maddelerle normalde garip; ama Türkiye'de olağan olan park etme davranışları:
1) Yasaklar delinmek içindir: Millet olarak bu ilkeyi hayat felsefesi haline getirmişiz de benim haberim yokmuş. Park etmek istemese bile insan park edilmez tabelasını görünce ben buraya park etmeliyim diyerekten hemen arabayı o tabelanın önüne yaklaştırıyor. Çok gördüm oradan biliyorum; ukalalık yaptığımdan değil. İşin ilginç yanı tam olarak ironik bir manzara ile karşı karşıya kalmamız! Bir "araba çekilebilir" tabelası ve önünde de park etmiş bir araç. Her zaman o arabanın karşısında bir yer bulup, oturup çekirdek çitleye çitleye arabanın çekilmesini izlemek istemişimdir. Oraya araba park etmenin mantığı nasıldır bir türlü anlam verememişimdir. Anlam veren varsa yorumlarınızı bekliyorum...
2) Yolun ortasında dörtlüleri yakıp bırakanlar: Evet bunu yapan kibar insanlar var. En azından arkasında boş boş beklemiyorsunuz; "Hııı dörtlüleri yaktığına göre bir süre burada kalacak bari sollayayım da geçeyim" mantığı güdüyorsunuz ve solluyorsunuz. Eğri oturup doğru konuşalım bu çok yapılan bir davranış. Mantık "abi 2 dakikalık işim var o kadar yol yürüyeceğime hemen bırakayım sen beni sollarsın!"; tamam kabulum sorun yok. Düşünceli davranan bir kardeşimiz. Benim yaşadığım sorun onlar arabaya binerken yaşanan durum. Yol onlarınmış gibi davranan bazı kibar vatandaşlar hiç arkadan araba geliyor mu diye merak etmeyerekten "dan" diye kapıyı açıp direksiyon başına geçmek isterler. Bu kibar vatandaşlara sesleniyorum hayatınız riskli! Dikkatli olmayan bir sürücü sizle birlikte arabanızın kapısını alıp uzaklaraaa götürebilir. Sadece uyarmak istedim.
3) Ego tatmin edenler: Eğer bu yazıyı okuyan bir psikoloji öğrencisi varsa ona bir önerim bu ego tatmin edenlerle ilgili bir tez yapılmalı! Bu ehliyet almış şoförler genelde arabayı park etmek için uğraşmazlar. Gelişigüzel bırakırlar. Bu da genelde araba düzeltme problemi olmadığından çapraz gerçekleşir. Sadece merak ettiğim arkadan geçecek araçları hiç mi düşünmezler? Sırf bu çapraz park eden arabalar yüzünden trafik yavaşlar bu da yetmezmiş gibi bir sürü insanın siniri bozulur. O yüzden bu tür araba park edenlerin "abi ben kitleleri böyle peşimden sürüklerim" hesabı ego tatmin etmek istediklerini düşünüyorum.
4) Görme bozukluğu olanlar: Genelde park yeri için ayrılmış olan yerlerde çizgiler vardır. Bu çizgiler de standarttır, yani bütün arabalar rahatlıkla o iki beyaz kalın çizgi arasına girebilirler; ama bizim bazı görme bozukluğu olan şoförlerimiz nedense o çizgiyi pek umursamazlar ve yukarıda belirttiğim ego tatmin edenler gibi gelişigüzel park ederler. Eğer normalde park sıkıntısı olan yere park ettilerse kendileri hakkında pek iyi düşünceye sahip olmayan insanlar olabilir.
Bir de görme bozukluğu olanların tabela okuyamayanları vardır ki bu çok fena. Bu insanlar genelde engelli yerlerine park etmek isterler. Nedeni ise ayakları rahatlıkla hareket edebilse bile kapının dibinde olma isteğidir. Kapıya ne kadar yakınsa o kadar iyidir mantık. Ayakkabılar eskimesin değil mi? Bu insanlar "Artık engelli biri varsa zaten bir şekilde gelir ya da dışarı çıkmasaymış. Bana mı sordu diyebilirler."
5) Dakik olanlar: Türkiye'de arabalar çoğaldıkça park yerine ihtiyaç arttı. Tabiki her alanda olduğu gibi bizim zeki girişimciler park yerleri ortaya çıkarmaya başladılar ve ücretli hale getirdiler. Bu da normalde dakik olmayan bizleri dakikliğe itmek zorunda kaldı. Nasıl diyorsanız okumaya devam edin; çünkü anlatmaya başlıyorum. Malum teknoloji gelişti bu da her işimez bilgisayarların girdiği anlamına geliyor. Bilgisayar girmesi demek otomatik bir durumla karşı karşıyayız demek. Mesela bir otoparkın iki saati 5 TL ise iki saat bir dakikası 7,5 TL olabilir çünkü sistem iki saati geçtiğini gösterir. Bu da bizi mecburen dakik yaptı.
Bu davranışlar sadece birkaçı daha neler var neler. Burada yazılanlar dışında gördüğünüz davranışlar varsa yorumlara ekleyebilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder